top of page

İNCELEME: YASAL MİRASÇI OLMAYAN KİŞİLER HAKKINDA DENKLEŞTİRME HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI MÜMKÜN MÜDÜR?

Miras Hukuku’nda denkleştirme, mirasbırakanın; hayattayken mirasçılardan birine sağlarararası bir işlemle yapmış olduğu karşılıksız kazandırmanın, mirasbırakanın ölümünden sonra terekeye iade edilmesini sağlayan bir taleptir.


Denkleştirme kurumu, 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun 669 vd. hükümlerinde düzenlenmiş olup bu hükümlere göre, mirasbırakanın sağlararası bir işlemle mirasçılardan birine yapmış olduğu kazandırmanın terekeye geri dönmesi bazı şartlara bağlıdır. Şöyle ki:


DENKLEŞTİRME KURUMUNUN UYGULANABİLMESİNİN ŞARTLARI


1-) Mirasbırakan tarafından kazandırma yapılan kişinin yasal mirasçı olması.


2-) Kazandırmanın mirasbırakanın malvarlığından yapılması.


3-) Kazandırmanın sağlararası işlem türlerinden biriyle yapılması.


4-) Kazandırmanın ivazsız(karşılıksız) olması.


5-) Yasal mirasçının, kazandırmayı miras payına mahsuben elde etmiş olması. Diğer bir deyişle mirasbırakanın kazandırma esnasında, kazandırılan şeyin terekeye geri dönmesi iradesine sahip olduğunun açık bir şekilde anlaşılıyor olması.


Bu koşullar altında mirasbırakan tarafından yasal mirasçısına yapılan kazandırmanın denkleştirmeye tabi olacağından bahsedilebilecektir.


Sayılan her bir şarta ilişkin olarak uygulamada karşılaşılan problemlere detaylarıyla değinilebilecek olmakla birlikte; bunlar ayrı bir bilgi notunun konusunu oluşturmaktadır. Bu bilgi notunda ise denkleştirme talebinin mirasbırakanın yasal mirasçısı olmayan birine karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği irdelenecektir.

MİRASTA İSTİHKAK NEDİR?


Terekeyi veya terekeye ait bir malı elinde bulunduran üçüncü kişilere karşı denkleştirme davası açılması kural olarak mümkün değildir. Bu kişilere tereke malını elinde bulundurmasından dolayı ileri sürülecek olan taleplerde “mirasta istihkak” kurumu gündeme gelecektir.

Yargıtay ileri sürülen talepte taraflar arasında mirasçılık sıfatına ilişkin bir çekişme olması halinde uyuşmazlığın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 637 vd. hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerektiğini; eğer mirasçılık sıfatına ilişkin herhangi bir uyuşmazlık yoksa davanın adi istihkak kurallarına göre karara bağlanacağını ifade etmektedir.


Peki mirasbırakanın sağlararası ivazsız bir işlemine karşı hem yasal mirasçıya hem de üçüncü kişiye karşı tek bir dava ile talep ileri sürmesi mümkün müdür?


Şu ana kadar izah edildiği şekilde, kural; yasal mirasçı bakımından denkleştirme hükümlerinin uygulanması iken üçüncü kişi bakımından ise istihkak hükümlerine gidilmesidir.


ANCAK YARGITAY, BİR KARARINDA YASAL MİRASÇI İLE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN “BİRLİKTE HAREKET ETTİĞİNİ” GÖZETEREK, BU DURUMU BAHSEDİLEN KURALIN DIŞINDA TUTMUŞTUR. SÖZ KONUSU KARAR:

ÖZET: Somut olayda davalılardan biri mirasbırakanın yasal mirasçısı, diğer ise onun yasal mirasçı olmayan eşidir. Davacı, davalıların birlikte hareket ederek mirasbırakanın bankada bulunan parasını kendi hesaplarına aktardıklarını, yasal mirasçı olmayan davalının banka personeli olduğunu ve mirasbırakanın hesabından kendilerine yaptıkları devirlerin anlaşılmaması için bu yönde işlemler yapmış olduklarını iddia etmiştir. Yargılama safahatında davacının bu iddialarının doğruluğu anlaşılmıştır. Yargıtay bu uyuşmazlığı değerlendirirken yukarıda tanımlarına yer vermiş olduğumuz denkleştirme ve istihkak kurumlarını ayrı ayrı değerlendirerek; somut olayda kural olarak, yasal mirasçı olan davalı hakkında denkleştirme hükümlerinin, yasal mirasçı olmayan davalı hakkında ise istihkak hükümlerinin tartışılması gerektiğini söylemiştir. Ancak devamında, davacının; davalıların mirasbırakandan kendilerine yapılan devirleri, işbirliği içerisinde hareket etmeleri neticesinde elde etmiş oldukları iddiasından yola çıkarak, somut olayda davacının bu iddiasının ispatlandığını ve davalıların kazandırma konusu şeyler bakımından birlikte sorumluluklarına gidileceğini karara bağlamıştır.

YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ

ESAS: 2017/1253

KARAR: 2021/1035


Dava, tenkis, ıslahla davalıların birlikte hareket ettikleri iddiası ile mirasta denkleştirme ve istihkak nedenine dayalı alacak isteğine ilişkindir.


Davacılar vekili, davacıların ve davalı ...’un mirasbırakanı ...’ın 24/01/2008 tarihinde vefat ettiğini, davalı ...’un, diğer davalı ...’un eşi olduğunu, mirasbırakan ...’ın hesaplarından paraların çekildiği tarihte davalı ...’in ... İlçesi Şube Müdürü olduğunu, murisin hesaplarında hukuka aykırı işlemler olduğunu, davalıların birlikte hareket ederek hileli işlemleri ile mirasbırakanı ve mirasçılarını aldatmak sureti ile murisin hesaplarından para çektiklerini ve bu paraların davalıların hesaplarına aktarıldığını, murisin Şeker Bank ... Şubesinde bulunan parasının ev alma bahanesi ile davalı ...’un hesabına aktarıldığını, diğer davalının ise murisin hesaplarını gizlediğini ve talimatlar ile üzerine geçirdiğini, bu nedenlerle ... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, Medeni Kanun ve yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre ölümden geriye doğru 1 yıl içerisinde yapılmış ise mutlak tenkise tabi olduğunu, murisin vefat ettiğinde 76 yaşında olduğu, yaşlanmaya bağlı bunamasının bulunduğunu, davalıların birlikte hareket ederek mirastan mal kaçırmak amacıyla mirasbırakanın hasta ve zor durumundan yararlanmak sureti ile murisin hesaplarından para çekerek kendi hesaplarına aktardıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacıların hisseleri oranında tenkisi ile şimdilik 100.000,00TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.


Davacılar vekili 03/02/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile, her ne kadar dava dilekçesinde tenkis olarak nitelendirmiş iseler de, aslında davalarının mirasbırakanın sağlığında yapmış olduğu tasarrufların mutlak butlanla sakıt olması sebebiyle iptali ile yapılan usulsüz işlemler sonucunda davalıların kendi lehlerine gerçekleştirdikleri haksız kazanımlarından miras hisselerine göre müvekkillerine düşecek paranın davalılardan tahsilini istemiştir.


Davalılar vekili ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmuş, saklı payı aşan kısım bulunmadığından tenkis davasının reddi gerektiğini, davalı ... üzerinde para kalmadığını, davalı ...’in mirasbırakanın yazılı talimatlarına göre işlem yaptığını, usulsüz ve hukuka aykırı işlemlerinin bulunmadığını, paranın murise geri verildiğini, reeskont faizi istenemeyeceğini beyanla davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.


Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.


Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.


Mirasçılar murisin malvarlığı içerisinde bulunan hak ve malları hakkı olmadan elinde bulunduran kişilere karşı bunları geri alabilmek amacıyla dava açabilirler. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 637. maddesinde “Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mirasçı sıfatını taşıyanlar murisin terekesini elinde bulunduran herkese karşı bu davayı yöneltebilirler. Türk Medeni Kanununun 638. maddesinde, miras sebebiyle istihkak davasının kabulü hâlinde, tereke veya terekeye dahil malın, davacıya zilyetliğe ilişkin hükümler uyarınca verileceği; 639. maddesinde ise, iyiniyetli olmayanlara karşı zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu düzenlenmiştir.


Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için, terekeye geri vermekle yükümlüdürler (Türk Medeni Kanununun 669. maddesi). Mirasta denkleştirme davası murisin yasal mirasçılarına yaptığı sağlararası karşılıksız kazandırmaların belirli koşullar gerçekleştiğinde geri verilmesini talep etmeyi sağlayan bir davadır. Bu davadan elde edilmek istenen amaç mirasçılar arasında sağlararası karşılıksız kazandırmalar ile oluşan dengesizliğin denkleştirme ile ortadan kaldırılmasıdır.


Somut olayda, kendisine kazandırma yapılan davalı ... yasal mirasçıdır ancak davalı ... yasal mirasçı değildir. Ayrı ayrı düşünüldüğünde, davalı ...’a yapılan kazandırma mirasta denkleştirme hükümlerine tabi olup davalı ...’e yapılan kazandırma ise, mirasta istihkak hükümlerine tabidir.


Ancak davalıların karı koca oldukları, birden fazla banka işleminin bir kısmının davalı ... bir kısmının davalı ... tarafından gerçekleştirildiği, davalı ... tarafından çekilen paranın davalı ...’e gönderildiği dolayısıyla zincirleme işlemlerin davalılar tarafından birlikte yapıldığı, davacının iddiasının da davalıların birlikte hareket ettikleri yönünde olduğu dikkate alındığında davalıların birlikte sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.





0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

留言


bottom of page