top of page
Yazarın fotoğrafıSelçuk Erdevir

Soyadının Değiştirilmesi Talebinin Reddedilmesi Özel Hayata Saygı Hakkının İhlalidir.

Anayasa Mahkemesi, Türk Nüfus Kayıtlarındaki Soyadının Değiştirilmesi Talebinin Türk Makamlarınca Reddedilmesini Özel Hayata Saygı Hakkının İhlali Olarak Değerlendirdi.


OLAY VE OLGULAR


İncelemekte olan başvuru, Anayasa Mahkemesine 15/01/2019 tarihinde yapılan 'Ali ÇÖKELEKOĞLU Ve Diğerleri' başvurusudur. Başvuru 6 Aralık 2022 Salı, 32035 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.


Somut olayda birinci başvurucu 02/06/2006 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybederek Alman vatandaşı olmuştur ve 5901 sayılı Kanun uyarınca mavi kart sahibidir. İkinci ve üçüncü başvurucular ise hem Türk hem Alman vatandaşıdır. Başvurucular yaşadıkları Almanya'da resmi makamlara başvurarak 03/01/2006 tarihinde soyadlarını Kaplan olarak değiştirmişlerdir. Akabinde başvurucular Türkiye'de ilk derece mahkemesine başvurarak Çökelekoğlu soyadının Alman resmi ve özel kurumlarınca dikkate alınmadığını, karışıklığa sebep olduğunu bu nedenle Çökelekoğlu soyadlarının Kaplan olarak değiştirilmesini talep etmişlerdir. Söz konusu talep nüfus kaydının kapalı olduğu gerekçesine dayanılarak reddedilmiştir. Başvurucular, olağan kanun yollarını tüketmelerinin ardından Türk nüfus kayıtlarındaki soyadlarının değiştirilmesi taleplerinin reddedilmesi nedeniyle hukuki işlemlerde ve resmi kurumlarda zorluk yaşadıklarından kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.


MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ


Başvuru, Mahkeme tarafından özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.


Mahkeme, Devletin vatandaşlarına sunduğu nüfus hizmetlerini medeni hukuk ve devletler arası özel hukuk düzenlemelerinden alan hukuki ve teknik bir hizmet olarak değerlendirmekle birlikte aynı zamanda kimlikleri kişilerin maddi ve manevi varlıklarının bir parçası olduğundan her zaman doğru olarak belirlenmesini de bir yükümlülük olarak görmektedir.


Yabancıların kişi hallerine ilişkin işlemler de söz konusu kamu hizmetinin bir parçası olarak kabul edilmekte olup bu husus Milletlerarası Ahvali Şahsiye Komisyonu üyesi olan Türkiye'nin bu konuda özen yükümlülüğü de mevcuttur.


Nüfus kayıtlarının temel işlevinin kişilerin resmi makamlar önünde tanınmasını sağlamak olarak değerlendiren Mahkeme, bu tanınmanın hem ulusal hem de uluslararası ölçekte sağlanması açısından kamusal makamların görev ve sorumluluğunun altını çizmektedir. Kamu makamlarına tanınan bu sorumluluk aynı zamanda usulüne uygun olarak yürürlüğe giren Komisyonun 14 No.lu Ad ve Soyadlarının Nüfus Kütüklerine Yazılış Şekline İlişkin Sözleşme'nin de bir gereği olup sözleşme bu sorumluluğun bir bakıma kanuni dayanağını da oluşturmaktadır.


Mahkeme kararda konuyla ilgili vermiş olduğu benzer kararlar olan Aslan Faruk Toprak ve Kağan Osman Karamanoğlu kararlarına atıf yaparak isim hakkının kamu düzeninin işleyişine engel olmayan isim değişikliği taleplerinin kamusal makamlarca karşılanmasını da içerdiği hususuyla ilgili bir içtihat geliştiğini vurgulamıştır. Mahkeme anılan kararlarla birlikte gelişen bu içtihatların yalnızca düzenlemeyi yapan ülke vatandaşlarının hukukunu ilgilendirdiği şeklinde dar bir çerçevede ele alınmaması gerektiğini ifade etmiş, ulusal düzenlemelerin de bu husus göz önünde bulundurularak oluşturulması gerektiğini söylemiştir. Bu durum, uluslararası sözleşmeler ile verilen taahhütlerin de bir gereğidir. Uluslararası sözleşmelerin getirdiği güvencelerin gözetilmesi ve isim değişikliği taleplerinin dile getirilebildiği ve sonuç alınabildiği etkili, ulaşılabilir, öngörülebilir yolların oluşturulması gereklidir ve bu yollar vatandaşların yanında belirli ve sınırlı durumlarda yabancılar için de sağlanmalıdır.


ULAŞILAN SONUÇ


Tüm bu değerlendirmelerinin ışığında Mahkeme somut olayda, başvurucuların taleplerine istinaden isim konusundaki farklılıkların giderilmesine yönelik gerekli bir halin var olup olmadığı hususunun irdelenmeksizin, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler dikkate alınmaksızın derece mahkemeleri tarafından başvurucuların isim tashihi talebinin reddedilmesini, kamunun ve bireylerin çatışan çıkarları arasında ölçülü ve adil bir denge kurulmaması olarak değerlendirmiştir.


Bu gerekçeyle başvurucuların özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.


Anılan Kararların Künyesi:


0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page